( Please scroll down for the English version. )
10 bin yıl önce binlerce uygarlığa ev sahipliği yapmış,İngiltere’deki Stonehenge’den 7 bin ,Mısırdaki piramitlerden 7500 yıl daha önce yapılmış , bir çoğuna göre “Tarihin Sıfır Noktası “ olarak isimlendirilmiş göbeklitepe şu an Dünya üzerindeki en eski toprak!
Göbeklitepe’deki çalışmalar bölgede bir heykelin bulunması ile başlasada hala gizemini koruyan bir çok sembol içermektedir.1960’larda bulunan ilk yapılar ancak günümüzdeki çalışmalar ile daha kapsamlı incelenmeye başladı.
Öte yandan bölgede bulunan tabletin bulunduğu konum itibariyla çok dikkat çekmekteydi. Bulunduğu yerde bulunan ağaç göbeklitepeden daha yaşlı olması tapınaktakilerin bu ağacı dinsel inançlarında kullandıklarının bir göstergesi olabileceği düşünülmektedir.Ağacın dilek ağacı olarak kullanıldığı ve doğum yapan kadın figüründen yola çıkarak kadınların çocuk sahibi olmak için dilek diledikleri düşünülmektedir.
Peki Göbeklitepe’deki neden erkeklere ait figürler kadın figürlere göre daha fazlaydı?
Bunu sadece göbeklitepe ile sınırlandırmamak gerek.Neolitik dönemde herhangi bir kadın figürünün baskın olduğu henüz görülmedi.Kibele ise yaklaşık 3000 bin yıl sonra ortaya çıkacaktı. Belki de bu tek kadın figürü bir tanrı olarak düşünülebilir.
12 sütün sadece sayı olarak değil, sembollerdede bulunuyor ve daha sonra gelen uygarlıklarında 12 sayısını kullanması çok zor bir görüş olsada belkide sonraki uygarlıklarla ortak bir inanca sahip oldukları fikride ortaya koyuluyor. Örneğin sümerlerin 12 gezegenin varlığına inanması,incile göre Kudüs’ün 12 kapısının olması,astrolojide 12 burcun olması,yunan mitolojisinde 12 tanrı oluşu ve yine yunan mitolojisine göre Herakles’in yerine getirmesi gereken 12 görev olması , Hz.İsa’nun 12 havarisinin olması,Şiilik mezhebinde 12 imamın olması,Türk uygarlıklarında ve Çin’in 12 hayvanlı Türk takvimini kullanması bu sayının gizemini ortaya çıkarmaya yetmiyor. Göbeklitepe’deki 12 Sütün neden vardı gizemini korumaya devam edecek.
Bu dikili sütunların birer insan olduğu bilinmekte.Mağara dönemlerinde duvarlara çizilen hayvan figürleri egemen olduğunu bilinmektedir ancak bu sefer insanların doğaya hakimiyetini yüksek taşlarla betimledikleri görülmektedir.T şeklindeki bu sütunlarda herhangi bir yüz ifadesine rastlanmıyor.Bununla ilgili bir diğer iddiada öldükten sonraki hayata olan inanış olarak vurgulanıyor.
Peki bu kanıya nasıl varıldı?
Kazılar sırasında sadece sembollere rastlanılmadı.Bölgede binlerce kemik kalıntısı bulundu.Bulunan kemikler çoğunlukla hayvanlara aitti.Hayvanların yenen kısımlarına ait kemikler buradaki topluluğun avcı-toplayıcı topluluk olduğu sonucunu çıkardı. Bulunan figürlerde insanların kafalarına dair çizim yoktu.Bu ilerleyen dönemlerde de karşımıza çıkacak bir olguydu. Bu olgu ölen kişinin gömüldükten sonra kafatasını alıp evin bir köşesinde saklayıp ölüye saygıyı ve öldükten sonra dirileceğine ait bir inanç sergilendiğini anlatmaktadır. Aynı figürlere Göbeklitepe’de de rastlanması bu kanıyı güçlendirdi.
Peki burası bir tapınak olarak yapıldıysa burada su ihtiyacı nasıl karşılanıyordu?
Tapınağa gelenlerin bir tören ve eğlence düzenledikleri kesin olarak bilinmektedir.Karşılanılan su ihtiyacı ise taşınarak çözüldüğü kesindir.Bu taşıma ise buraya gelenlerin yakın bir yerlerde yerleşik olarak yaşadıklarına işaret etmektedir. Bu yerleşik hayata dair kanıtsa 2018 yılında suları çekilme noktasına gelen Atatürk Barajında ratlanılmıştır.Göbeklitepe ile yaşıt olan bu figürlerin o dönemde tapınağa gelen kişiler olduğu düşünülmektedir.
Bölgede bir tapınma faaliyeti olduğu görülmekte ancak bu tapınma nasıl bir aktiviteye dönüştü ve hangi dinden bahsettiği bilinmemektedir.Şuana kadar bilinen tek şeyin insanların tarımla birlikte dine geçtiği yönündeydi ancak bu görüş göbeklitepe ile son buldu. İnsanlar tapınma faaliyetleri ile tarıma geçmeye başladıkları görülmektedir.
Greama Barker’ın bahsettiği gibi “Tarım, Mısır, Mezopotamya, İndus Vadisi, Çin, Amerika ve Afrika'daki medeniyetlerin gelişmesinin ön koşuluydu." Bu koşul Göbeklitepe’den sonra gelişmeye başlayacaktı.
Göbeklitepe artık kültürel bir devrimin tarımsal dönemden önce olduğunu ortaya koymakta.İnsanlar tarihin sıfır noktasında aynı çatı altında aynı inanca tapınma gerçekleştiriyor ve bu inanç uğruna bu yapıyı ortaya çıkarmışlardı. Burada yer alan devasa yükseklikteki sütunlar insanın doğaya artık hakim olduğunu vurguluyordu. İlerleyen yıllarda bu yapıyı kumlarla kapatıp üstüne yeni yapılar yapacak kadar koruyorlardı. İlerleyen dönemlerde bu yapının korunmaya ihtiyaç duymaması belkide yerleşik hayata geçen toplumların yeni tapınaklar yapması,yeni insanların atalarının dinlerine bağlılığın olmaması gibi sebepler ortaya konulabilmektedir.
Speılvogen’nin Mezopotamyalılar şehir devletlerini ilahi bir model ve düzenin dünyevi kopyaları olarak görüyorlardı sözü tam olarak Göbeklitepe için söylenmiş olabilirdi.
Son olarak bu kudretli doğaya karşı insan sonunda galip geldi. Bu tapınak sanatkarlık devriminin doruk noktasıdır.Yapımında kullanılan materyaller ve devasa boyutta sütunlar bunu açıklamaya yeterlidir.Bu tapınak bir sosyal bağ ve manevi duygularda ortak bir noktaydı.İnsanlar önceden mağara duvarlarına çizdikleri ,korkuyla karşılaştıkları hayvanları çizerken şimdi üstünlüğü sağlamış kendini sütunlara benzeterek kudretini göstermeye başlamıştı.
Vakit ayırdığınız için teşekkürler.
Kaynaklar:
Belgeseller: DW Türkçe
Belgeseller 2: National Geographic
Ansiklopedi: History of the World Map by Map
********************************************************
Göbeklitepe, which was named as "Zero Point of History"
according to many, was built 7 thousand years before Stonehenge in England,
7500 years before the pyramids in Egypt and is now the oldest soil in the
world!
Although the works in Göbeklitepe starts with the discovery of a statue in the region, it still contains many symbols that remain mysterious. The first structures found in the 1960s have only begun to be studied more comprehensively with current studies.
So why were there
more male figures than female figures in Göbeklitepe?
This should not be
limited to Göbeklitepe, it has not yet been seen that any female figure was
dominant in the Neolithic period. We know that Cybele will emerge approximately
3000 years later. Perhaps this female figure can be regarded as a god that
people in the region believed in.
Until now, 12
columns, rooms, passageways, animal figures have been unearthed and revealed
that this place is a temple. Although it is known that the reliefs on the
columns in the region resemble the aborigines in Australia and the crescent
symbol is used in Sumerians, the symbol H remains a mystery. It is worth noting that this symbol is used
with snakes.
We see the 12 columns not only a number also we see in the symbols.
Later civilizations used same number. For example Sumerians believe in the
existence of 12 planets,According to the bible, Jerusalem has 12 gates,12 signs
in astrology,12 gods in Greek mythology and 12 missions that Heracles must
fulfil according to Greek mythology,The fact that the Prophet Jesus had 12
apostles, 12 imams in the Shia sect, Turkish civilizations and China's use of
the Turkish calendar with 12 animals are not enough to reveal the mystery of
this number. The reason why the 12 Columns in Göbeklitepe existing will
continue to protect the mystery.
How was this
conclusion reached?
Not only symbols were found during the excavations. Thousands of bones were found in the area. The bones found mostly belonged to animals. The bones of the eaten parts of the animals concluded that the community here was a hunter-gatherer community. There were no drawings of people's heads in the figures found. This was a phenomenon that we will encounter in the future. This situation tells that the deceased was buried, taking the skull and hiding it in a corner of the house, showing respect for the deceased and a belief that he will resurrect after death. The fact that the same figures were encountered in Göbeklitepe strengthened this opinion.
If this place was built as a temple, how was the water need to be met here?
It is known for certain that those who came to the temple organized a ceremony and entertainment. It is certain that the water requirement met is solved by moving. This case indicates that those who come here live in close proximity.
Evidence of this settled life was found in the Atatürk Dam, whose waters came to the point of withdrawal in 2018. These figures, who are the same age as Göbeklitepe, are thought to be people who came to the temple at that time.
“Farming was the precondition for the development of ...civilizations in Egypt, Mesopotamia, the Indus Valley, China, the Americas, and Africa.” This condition would begin to develop after Göbeklitepe.
Göbeklitepe reveals that a cultural revolution was before the agricultural period.
People worshipped the same belief under the same roof at the zero points of history and they had revealed this structure for the sake of this belief. The gigantic high pillars here emphasized that human beings now dominate nature.In the following years, they would protect this structure enough to cover it with sand and build new structures on it. The reasons such as the fact that this structure does not need protection in the later periods, perhaps the societies that have started to establish new temples, the new people's ancestors' religion is not devoted to the reasons can be put forward.
Maybe this sentence good example for gobeklıtepe: " The Mesopotamians viewed their city-states as earthly copies of a divine model and order.”
Finally, against this mighty nature man finally prevailed. This temple is the culmination of the craft revolution. The materials used in its construction and the enormous pillars suffice to explain this.While people used to draw the animals they feared on cave walls, now they were showing their power by likening themselves to large pillars.
0 Comments:
Yorum Gönder